• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.twitter.com/@bugraharmandar
Üyelik Girişi
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam133
Toplam Ziyaret850342
Konular

Çocuk Kalp Hastalıkları ve Cerrahisi (Pediatric Heart Diseases and Cardiac Surgery)

Çocuk Kalp Cerrahisi Platformu (Platform for Pediatric Heart Surgery)

Pediatrik Kalp Hastalıkları ve Cerrahisi

Pediatric Heart Diseases and Cardiac Surgery

  • Pulmoner Hipertansiyon - Kimi opere edelim ? Kimi opere etmeyelim ? - 07/05/2013
  • Pulmoner Hipertansiyon
    Kimi opere edelim ? Kimi opere etmeyelim ?

    Prof.Dr.Buğra Harmandar



    Tanımlar

    •İstirahatte ortalama pulmoner arter basıncı 14±3 mmHg olup üst limiti 20 mmHg’dır.
    •Ortalama 21 - 24 mmHg aralığındaki pulmoner arter basıncının önemi açık değildir. Epidemiyolojik inceleme gereklidir.
    •Sağ kalp kateterizasyonu ile istirahatte ortalama pulmoner arter basıncının 25 mmHg veya daha yüksek olması pulmoner hipertansiyon (PH) olarak tanımlanır.

    •Pulmoner arteriyel hipertansiyon (PAH), pre-kapiller PH olup akciğer hastalığı, kronik tromboembolik olaylar veya diğer PH sebeplerinden bağımsızdır.
    •Egzersizle oluşan pulmoner arter basınç yüksekliği için  kabul edilmiş bir PH değeri yoktur.
    •Bazı yazarlar egzersizle ortalama PAB > 30 mmHg olmasını PH kabul etse de bazı sağlıklı bireyler daha yüksek değerlere ulaşabilmektedir.

    Tanım

    Karakteristik

    Klinik grup

    Pulmoner Hipertansiyon (PH)

    Ortalama PAB ≥ 25 mmHg

    Tüm

    Pre-kapiller PH

    Ortalama PAB ≥ 25 mmHg

    PWB ≤ 15 mmHgKardiyak debi normal veya azalmış

    1. Pulmoner arteriel hipertansiyon

    2. Akciğer hastalığına bağlı PH

    3. Kronik tromboembolik PH

    4. Sebebi bilinmeyen veya multifaktöriyel PH

    Post-kapiller PH

    Ortalama PAB ≥ 25 mmHg

    PWB > 15 mmHg

    Kardiyak debi normal veya azalmış

    Sol kalp hastalığına bağlı pulmoner hipertansiyon

     

    Pasif ⇒ TPG < 12 mmHg

    Aktif ⇒ TPG > 12 mmHg

     




    Sınıflama


    •Sol kalp hastalığına bağlı pulmoner hipertansiyon

    Sistolik disfonksiyon

    Diastolik disfonksiyon

    Kapak hastalığı

    •Akciğer hastalığı ve/veya hipoksiye bağlı pulmoner hipertansiyon

    Kronik obstrükstif akciğer hastalığı

    İnterstisyel akciğer hastalığı

    Restriktif ve obstrüktif paternin birarada olduğu diğer akciğer hastalıkları

    Uyku bozukluğu solunumu

    Alveoler hipoventilasyon hastalıkları

    Yüksek rakımda uzun süre kalma

    Gelişimsel anomali


    •Kronik tromboembolik PH
    •Sebebi açık olmayan veya multifaktöriyel PH

    Hematolojik hastalıklar: Myeloproliferatif bozukluklar, splenektomi

    Sistemik hastalıklar: Sarkoidoz, pulmoner Langerhans hücreli histiyositosis, lenfanjioleiomyomatosis, nörofibromatosis, vaskülit

    Metabolik hastalıklar: Glikojen depo hastalığı, Gaucher hastalığı, tiroid hastalıkları

    Diğer: tümöral obstrüksiyon, fibröz mediastinit, diyaliz gerektiren kronic böbrek yetmezliği


    Konjenital Sistemik-Pulmoner Şantlar

    Tip

    Basit

    Atrial septal defekt (ASD)

    Ventriküler septal defekt (VSD)

    Patent duktus arteriozus

    Total veya parsiyel pulmoner venöz dönüş anomalisi (obstrükte olmayan)

    Kombine

    Kompleks

    Trunkus arteriozus

    Pulmoner kan akımında kısıtlanma olmayan tek ventrikül fizyolojisi

    Atrioventriküler septal defektler


    Boyutlar

    Küçük (ASD < 2.0 cm ve VSD < 1.0 cm)

    Büyük (ASD > 2.0 cm ve VSD > 1.0 cm)

    Eşlik eden ekstrakardiyak anomaliler

    Düzeltilme durumu

    Düzeltilmemiş

    Parsiyel düzeltilmiş

    Düzeltilmiş: Spontan veya cerrahi olarak



    PAH / PVH


    •Pulmoner arteriel hipertansiyon (PAH) ve Pulmoner vasküler hastalık (PVH) terimleri birbirlerinin karşılığı değildir.
    •Orta ve büyük ventriküler septal defekti olan hastalarda PAH bulunabilir.
    •PVH ise pulmoner vasküler yatağın kalıcı ve yaygın olarak yeniden şekillendiği bir durum olup her PAH bulunan hastada PVH bulunmak zorunda değildir.
    •PAB ve kan akımının yüksek olduğu hastalarda PVR normal sınırlarda veya hafif yükselmiş olabilir. Bu tür durumlarda PVH muhtemelen çok ileri değildir ve hastalar ameliyat için uygun adaylar olarak kabul edilebilirler.


    •Aksine yüksek PAB ile birlikte yüksek PVR bulunan hastalarda muhtemelen yaygın PVH bulunmaktadır ve bu durum ameliyat sonuçlarının iyi olmayabileceğini göstermektedir.
    •Sistemik-pulmoner şantlı hastalarda PVR, sistemik dolaşımın rezistansını (SVR) aştığı zaman şanttaki kan akışı  çift yönlü veya ters yönlü olur.
    •Bu durumda hastalık Eisenmenger sendromuna ilerler.
    •Bu ileri safhada pulmoner vasküler yatakta gelişen geri dönüşümsüz obstrüktif lezyonlar nedeniyle hasta inoperable olarak değerlendirilir.


    •Bazı hastalarda ameliyat sonrasında PAH ve pulmoner vasküler lezyonlar geri döner. Bu hastaların uzun dönem sonuçları iyidir.
    •Bazı hastalarda ise PAH ameliyat sonrası düşmeyebilir.
    •Bu hastaların ameliyat sonrası prognozları nispeten kötüdür.
    •Cerrahi girişim sonrası pulmoner hipertansiyonun devam ettiği hastaların (PVR:13,8 WU) prognozunun PAH’un eşlik ettiği kompleks kalp defektleri bulunan (PVR:12,7 WU) veya Eisenmenger sendromlu (PVR:22,7 WU) ameliyat edilmemiş hastalara göre daha kötü olduğu gösterilmiştir.*

    * Haworth SG, Hislop AA. Treatment and survival in children with pulmonary arterial hypertension: the UK Pulmonary Hypertension Service for Children 2001-2006. Heart. 2009;95:312-317



    •Orta - büyük septal defekt ile birlikte sol->sağ şantı bulunan ve PVR’da orta derecede artma bulunan hastalarda pulmoner vasküler lezyonun yaygınlığı bilinemediği ve uzun dönem başarı garanti edilemediği için operasyon kararı vermek güçtür.
    •Kanıta dayalı bir tedavi algoritması bulunmadığı için böyle hastalar ayrı ayrı değerlendirilmektedir.


    PAH bulunan hastalarda operabilite


    •Hastaların operabilitelerinin değerlendirilmesinin temelini klinik inceleme ve hemodinamik ölçümler oluşturmaktadır.
    •Geçmişte akciğer biyopsisi ile pulmoner vasküler yapıdaki patolojik değişiklikler incelenerek operabilite değerlendiril-mekteydi.
    •Akciğer biyopsisi akciğerlerin tesadüfi seçilmiş küçük bir bir alanındaki değişiklikleri göstermektedir.
    •Akciğer biyopsisi ile distal pulmoner arterlerinde intimal kalınlaşma olmayan ve geri dönüşlü PVH olarak değerlendirilen bir hastada postoperatif dönemde geri dönüşsüz PAH gelişebilir.


    •Aksine akciğer biyopsisinde ileri değişikliklere rağmen küçük çocuklar hala operable durumda olabilirler.
    •Bu nedenle, günümüzde bu sonuçların güvenilirliği yeterli kabul edilmediği için akciğer doku biyopsisi riski alınmamaktadır.
    •Klinik incelemede konjestif kalp yetersizliği veya siyanoz bulguları aranır.
    •Ekokardiyografi, her ne kadar pulmoner arterde artmış kan akımı, sol ventrikül kavitesinde genişleme gibi operabiliteyi işaret eden verileri verse de sınırdaki hastalarda operabilitenin kesin olarak değerlendirilmesi için yeterli değildir.


    •Operabilite açısından sınırdaki hastalara sağ kalp kataterizasyonu ve vazoreaktivite testi yapılarak hastaların cerrahi prognozlarının nasıl olacağı tahmin edilebilir.
    • Prognozu belirlemek için kullanılan hemodinamik kriterler hem PVR ve PVR/SVR oranına hem de bu değerlerin akut vazodilatatör uygulanması durumundaki değişimlerine dayanmaktadır.*
     

    * Lopes AA, O’Leary PW. Measurement, interpretation and use of haemodynamic parameters in pulmonary hypertension associated with congenital cardiac disease. Cardiol Young. 2009;19:431-435.



    Vazoreaktivite testi yapılmaksızın bazal PVR indeksi 6 Wood ünitenin ve PVR/SVR oranı 0,3 değerinin altında olan hastaların biventriküler dolaşım sağlayan cerrahi girişimlerden fayda göreceği düşünülmektedir.


    •Bazal PVR indeksi 6 - 9 Wood ünite arasında olup PVR/SVR oranı 0,3 - 0,5 arasında olan hastalara oksijen ve nitrik oksit ile akut vazodilatatör uygulanması önerilmektedir.
    •Akut vazodilatatör uygulanması sonrasında:
    ‣PVR indeksinde % 20 azalma olması durumunda,
    ‣PVR/SVR oranında % 20 civarında azalma olması durumunda,
    ‣Nihai PVR indeksinin 6 Wood ünitenin altında olması durumunda veya
    ‣Nihai PVR/SVR oranının 0,3’ün altında olması durumunda yapılacak cerrahi girişimin sonucunun iyi olacağı düşünülmektedir.


    •Bu kriterler Fontan dolaşımı için aday olan tek ventrikül fizyolojili hastalar için uygun değildir.
    • Bu hastalar ideal olarak normale yakın seviyelerde PVR’ye sahip olmalı veya PVR 3 Wood ünitesinden fazla olmamalıdır.
    •Bu hastalar için preoperatif PAB’nın 15 - 19 mmHg’dan yüksek olması Fontan operasyonu için risk teşkil etmektedir.


    •Konjenital kalp hastalığının erken dönemlerinde 2 yaşın altındaki çocuklarda, eğer konjenital kalp hastalığı cerrahi veya girişimsel olarak tedavi edilirse anormal pulmoner vasküler remodelling genellikle geri dönmektedir.
    • Yüksek kan akımı ve yüksek basınçlı lezyonlarda pulmoner vasküler hastalık daha erken gelişmektedir.      
    • Nitekim her konjenital kalp hastalığında aynı gelişme olmamaktadır.
    • Örneğin, izole VSD veya PDA bulunan bir hasta ile VSD+TGA veya VSD+Trunkus arteriozus bulunan hastalar arasında PH gelişimi süresi açısından ciddi farklılık vardır.
    • Veya TGA’lı hastalarda doğumda mevcut olan pulmoner vasküler hastalık (ASD veya PDA büyüklüğü gibi prenatal durumuna bağlı olarak) neonatal tamire rağmen gerilemeyebilir. 


    •Az miktarda sol-sağ şantı bulunan bazı hastalarda da, defektin büyüklüğünden bağımsız olarak ciddi pulmoner vasküler hastalık gelişebilir.
    • Bu hasta grubunda az miktarda şant yapan küçük ASD ile birlikte pulmoner hipertansiyon gelişimine yatkınlık oluşturan ilave bir anomali olabileceği hatta şanttan tamamen bağımsız olarak idiopatik primer pulmoner hipertansiyon bulunabileceği ileri sürülmektedir.


    •İntrakardiyak defektin kapatılması için kontrendikasyon oluşturacak PVR değeri tartışmalı olup her lezyona göre değişiklik göstermektedir.
    • Yapılan bir çalışmada hayatın ilk 2 yılı içerisinde            PVR/SVR<0,2 olan hastalarda PVR belirgin olarak yükselmiş olsa bile VSD kapatılması sonrasındaki uzun dönem takiplerde PVR’nin normal veya normale yakın düzeylerde seyrettiği görülmüştür.*

     

     

    * Weidman W, Blount S, DuShane J, et al. Clinical course in ventricular septal defect. Circulation. 1977;56(suppl ı):I56-I69.



    •Nadiren büyük bir çocukta veya bir erişkinde ciddi yüksek bir PVR ameliyat sonrası belirgin olarak düşebilirse de hayatın ilk birkaç yılı sonrasında preoperatif yüksek PVR’li hastalarda postoperatif PVR aynı veya artmış olarak bulunmaktadır.*
    • Bu hastalarda yüksek rezistanslı bir VSD kapatıldıktan sonra istirahat durumunda PVR normal olsa bile bu hastaların egzersize anormal yanıt verdiği ve egzersiz ile artan kan akımı sırasında PVR’ın azalmadığı hatta arttığı gösterilmiştir.**

     


    * Moller JH, Patton C, Varco RL, Lillehei CW. Late results (30 to 35 years) after operative closure of isolated ventricular septal defect from 1954 to 1960. Am J Cardiol. 1991;68(15):1491-1497.

    ** Kulik TJ, Bass JL, Fuhrman BP, Moller JH, Lock JE. Exercise induced pulmonary vasoconstriction. Br Heart J. 1983;50(1):59-64.



    •Yapılan bir çalışmada 30 yılın üzerindeki uzun dönem takiplerde 5 yaş üzerinin ve 7 Wood ünitesinin üzerindeki PVR’nin hastalarda ölüm için belirgin risk faktörleri olduğu gösterilmiştir.*
    • Bu sebeple VSD veya PDA’nın hayatın ilk 2 yılı içerisinde kapatılmasının önerilmesi uygun bir tedbirdir.

     

    * Moller JH, Patton C, Varco RL, Lillehei CW. Late results (30 to 35 years) after operative closure of isolated ventricular septal defect from 1954 to 1960. Am J Cardiol. 1991;68(15):1491-1497.



    •ASD’li çocuklarda pulmoner vasküler hastalık nadirdir. Bu nedenle asemptomatik ASD’li hastalarda ASD kapatılması 3-5 yaş arasında yapılabilir.
    • Belirgin olarak artmış pulmoner vasküler rezistans pulmoner vasküler labiliteye eşlik eden sağ ventriküler disfonksiyon nedeniyle ameliyat mortalitesi riskini de ciddi olarak arttırmaktadır.*
     
     

    * Adatia I, Beghetti M. Early postoperative care of patients with pulmonary hypertension associated with congenital cardiac disease. Cardiol Young. 2009;19:315-319.

    •Pulmoner vasküler rezistansın yüksek fakat sistemik düzeyde olmadığı hastalarda operabilite açısından yeterince sensitif ve spesifik bir tanı metodu bulunmamaktadır.
    • 50 yıl önce Wood, PVR>10 olmayan ve Qp/Qs oranı en az 2 olan hastalarda cerrahi onarım endikasyonu bulunduğunu belirtmiştir.*
    • Operabilitenin tespit edilmesi için pulmoner dolaşımın reaktivitesinin vazodilatörlere cevabı araştırılmıştır.**

     

     

    * Wood P. The Eisenmenger syndrome or pulmonary hypertension with reversed central shunt. I. BMJ. 1958;2(5098):701-709.

    ** Neutze JM, Ishikawa T, Clarkson PM, Calder AL,Barratt-Boyes BG, Kerr AR. Assessment and follow-up of patients with ventricular septal defect and elevated pulmonary vascular resistance. Am J Cardiol. 1989;63(5):327-331.


    •PVR/SVR oranı 0,2-0,5 arasında olan ve 2 yaş üzerinde ameliyat edilen bazı hastaların takiplerinde pulmoner vasküler hastalık geliştiği gösterilmiştir.*
    • Eğer pulmoner vasküler rezistans 6-8 Wood ünitesine düşürülebilirse ve PVR/SVR oranı 0,3’ün altına indirilebilirse VSD kapatılmasından sonra cerrahi sonucun iyi olması beklenmektedir.
    • Bu sebeple nadir istisnalar dışında hayatın ilk 2 yılı içerisinde yapılacak erken girişimle ileri evre pulmoner vasküler hastalığın gelişiminin önlenebileceği söylenebilir.

     

     

    * Weidman W, Blount S, DuShane J, et al. Clinical course in ventricular septal defect. Circulation. 1977;56(suppl I):I56-I69.






    Hesaplamalar


    PVR (dyne*sec/cm5) = MPAP - PCWP  x 80

                                              CO

     

    PVR  = Pulmoner vasküler rezistans (Woods ünitesi)

     

    MPAP = Mean pulmonary artery pressure (mmHg)

     

    PCWP = Pulmonary capillary wedge pressure (mmHg)

     

    CO = Cardiac output (L/min)

     

    Normal PVR <1.5 wood="" uuml="" nitesidir="" 120="" dynes="" s="" cm="" s5="" pvr=""> 3 Wood ünitesi (240 dynes.s.cm/s5) olduğunda PH varlığından bahsedilebilir.



    SVR  = MAP - MVP  x 80

                      CO

     

    SVR = Systemic vascular resistance
    MAP = Mean arterial pressure
    MVP = Mean venous pressure

     

    CO=HR X SV

    HR = Heart Rate

    SV = Stroke volume

     

    SV = EDV - ESV (Normal erişkin = 70 ml)EDV= End-diastolic volume (Normal erişkin = 120 ml)

    ESV= End-systolic volume (Normal erişkin = 50 ml)



    Pulmoner / Sistemik Kan akış oranı  (Qp:Qs Denklemi): 

    Qp:Qs =            Sat (aorta)    -   Sat(SVC -mix venöz)                               Sat (pulm venous) - Sat (PA) Normal bir insanda Qp/Qs oranı = 1‘dir.


    Operabilite Kriterleri


    •Operabilite kriterleri açısından postoperatif prognozun iyi olmasının beklendiği hastalarda dahi postoperatif persistan PAH görülebilir.
    • Yapılan bir çalışmada orta düzeyde artmış PVR (ortalama preoperatif PVR: 7,63 ± 1,8 Wood ünitesi) bulunan hastaların VSD kapatılma ameliyatı sonrasında % 21‘inin ciddi persistan PAH geliştirdiği ya da öldüğü görülmüştür.*
    • Bu durum konvansiyonel hemodinamik ölçümlerin optimal olmaktan uzak olduğunu göstermektedir.
    • Hemodinamik açıdan operabilitesi tartışmalı olan durumlar için daha iyi, daha kesin sonuç veren ve tercihen daha az invazif değerlendirme yöntemlerine ihtiyaç bulunmaktadır.

     

     

    * Kannan BR, Sivasankaran S, Tharakan JA, et al. Long-term outcome of patients operated for large ventricular septal defects with increased pulmonary vascular resistance. Indian Heart J. 2003;55:161-166.


    •Bu yöntemlerden birisi PVH’ı gösterebilecek olan biomarkerlar’dır.
    • Kan akımında dolaşan endotelyal hücrelerin vasküler hasarı gösterdiği bilinmektedir.
    • Yapılan çalışmalarda* geri dönüşümsüz PAH bulunan hastaların akciğer biyopsisinde pulmoner arteriyel intimal kalınlaşma ve endotelyal hücrelerinde Blc-2 anti-apoptotik markerın bulunduğu ve bu hastaların periferal kan dolaşımlarında da endotelyal hücre seviyesinde belirgin artış olduğu gösterilmiştir.
    • Geri dönüşümlü PAH bulunan hastaların periferal kan dolaşımlarında ise endotelyal hücre seviyesinde artış olmadığı gösterilmiştir.

     

    * Smadja DM, Gaussem P, Mauge L, et al. Circulating endothelial cells: a new candidate biomarker of irreversible pulmonary hypertension secondary to congenital heart disease. Circulation. 2009;119:374-381.


    •Bu veriler* kan dolaşımındaki endotelyal hücrelerin PAH’un reversibilitesinin tahmin edilmesinde uygun bir marker olabileceğini göstermektedir.
    • PAH bulunan hastaların operabilitelerinin değerlendiril-mesinde kullanılan diğer bir non-invazif yöntem ise doppler aracılıklı PVR hesabı yöntemidir.**

     

    * Smadja DM, Gaussem P, Mauge L, et al. Circulating endothelial cells: a new candidate biomarker of irreversible pulmonary hypertension secondary to congenital heart disease. Circulation. 2009;119:374-381.

    ** Ajami GH, Cheriki S, Amoozgar H, Borzouee M, Soltani M. Accuracy of Doppler-derived estimation 



    •Bu yöntemde, triküspid regurjitasyon velositesinin (TRV m/s) sağ ventriküler çıkım yolunun velosite zaman integraline oranı (VTI cm) ile ekokardiyografi aracılıklı bir PVR indeksi hesaplanmaktadır.

    PVR (WU) = TRV/ RVOT(VTI) x 10 + 0.16

    • Yapılan bir çalışmada bu indeksin kateterizasyon ile elde edilen PVR ölçümü ile uyumlu olduğu görülmüştür.**

     

     

    ** Ajami GH, Cheriki S, Amoozgar H, Borzouee M, Soltani M. Accuracy of Doppler-derived estimation of pulmonary vascular resistance in congenital heart disease: an index of operability. Pediatr Cardiol. Dec;32(8):1168-74




    Erişkin Konjenital Kalp Hastaları


    Atrial septal defekt hastalarında girişim endikasyonları


    Endikasyonlar

    Class

    Kanıt düzeyi

     

    Belirgin şantı olan hastalar (Sağ ventrikül yüklenme bulguları ile) ve PVR <5 wu="" hastalarda="" semptomlara="" bak="" lmaks="" z="" n="" asd="" kapat="" labilir="" p="">

    I

    B

     

    PVR ≥5 WU olan fakat PAB sistemik basıncın 2/3’ü olan (bazal veya vazodilatatör uygulaması ile , tercihen nitrik oksit) ve sol-sağ şantı belirgin olan (Qp:Qs >1.5 üzerinde olan hastalar) girişime uygun olarak kabul edilebilir.

    IIb

    C





    Erişkin Konjenital Kalp Hastaları

    Ventriküler septal defekt hastalarında girişim endikasyonları


    Endikasyonlar

    Class

    Kanıt düzeyi

     

    VSD ve PAH bulunan hastalarda belirgin sol-sağ şant varsa (Qp:Qs >1.5) ve PAB veya PVR sistemik değerlerin 2/3‘ünün (temel veya vazodilatatör uygulanması ile, tercihen nitrik oksit) altında ise ameliyat edilebilirler.

    IIa

    C




    Erişkin Konjenital Kalp Hastaları

    Patent duktus arteriozus hastalarında girişim endikasyonları


    Endikasyonlar

    Class

    Kanıt düzeyi



    PAH bulunan PDA hastalarında PAB sistemik basıncın 2/3’ü veya PVR SVR’nin 2/3‘ünden az ise PDA kapatılabilir.

    I

    C

    PAH bulunan PDA hastalarında PAB sistemik basıncın 2/3’ü veya PVR SVR’nin 2/3‘ünden fazla olmasına rağmen hala belirgin sol-sağ şant varsa (Qp:Qs >1.5) (veya vazoreaktivite testi ile) veya vazodilatatör tedavi ile pulmoner yatak reaktif bulunursa PDA kapatılması önerilir.

    IIa

    C




    Erişkinlerde Sol Kalp Hastalığına bağlı PAH


    •Sol kalp hastalığına bağlı pulmoner hipertansiyon gelişen erişkinlerde altta yatan sol kalp hastalığının tedavisi Class I, kanıt düzeyi C’dir.
    •Yapılan bir çalışmada ciddi PAH (Sistolik PAB= 60-120 mmHg arası) bulunan 24 hastanın 15‘ine MVR veya AVR, 7 tanesine AVR+MVR ve 1 tanesine de MVR+CABG uygulanmıştır. LVEF % 47-75 arasında değişen bu hastalardan mortalite bulunmadığı bildirilmiştir.*
    •Bu hastalardan 1 tanesinde postoperatif PH krizi, 1 tanesinde akut böbrek yetersizliği gelişmiştir.
    •Preoperatif dönemde NYHA Class IV olan tüm hastalar postoperatif NYHA Class I ve II ile takip edilmiştir.

     

     

    * Darr U, Jabeen T, Chughtai S. Efficacy of valve replacement surgery in patients with severe pulmonary hypertension.J Pak Med Assoc. 2011 Sep;61(9):893-6.



    Postoperatif Tedavi


    •Ciddi pulmoner hipertansif hastaların ameliyat sonrası erken dönemlerinde gerek pulmoner vasküler labiliteye bağlı sağ ventrikül disfonksiyonunun gerekse pulmoner hipertansif krizlerin önlenmesi için bazı medikal ve mekanik koruma yöntemleri kullanılmaktadır. Bunlar arasında:
    • Derin sedasyon (Fentanyl vb ajanlarla)
    • Yüksek frekans ve tidal volüm ile hafif alkalotik PH oluşturacak şekilde mekanik ventilasyon
    • Pulmoner vazodilatör ajanlar bulunmaktadır.



    Pulmoner vazodilatör ajanlar


    •Prostaglandin türevleri (İloprost, epoprostenol) “İlomedin”
    • Sildenafil “Viagra”
    • Nitrik oksit
    • Bosentan “Tracleer”



    İnoperable olan hastalar operable olabilir mi ?



    • 6 ASD, 2 PDA tanısı olan, PVR ve pulmoner arter basınçları yüksek, Qp/Qs oranları düşük olup kapatma için uygun olarak kabul edilmeyen 8 hasta üzerinde yapılan bir çalışmada * hastaların 3 tanesine ortalama 3 yıl süreyle intravenöz epoprostenol verilmiş ve hastaların pulmoner arter basınçlarında ve PVR’da düşme, Qp/Qs oranlarında artma olmuştur. Takiben bu hastaların ikisine transkatater, bir tanesine cerrahi olarak ASD kapama uygulanmıştır.
    • Çalışma hastalarından 4 tanesine ise ortalama 1 yıl süreyle Bosentan tedavisi uygulanmış ve elde edilen düzelme sonrasında bu hastaların 3 tanesine cerrahi 1 tanesine transkatater kapatma uygulanmıştır.

     

     

    * Beghetti M, Galiè N, Bonnet D. Can "inoperable" congenital heart defects become operable in patients with pulmonary arterial hypertension? Dream or reality? Congenit Heart Dis. 2012 Jan-Feb;7(1):3-11.



    •Çalışma hastalarından yalnızca 1 tanesine ise oral sildenafil 2 yıl süreyle verilmiş ve bu hastada pulmoner arter basıncında düşme olmaksızın PVR’de azalma, Qp/Qs oranında artma olduğunun görülmesi üzerine hastaya cerrahi ASD kapama operasyonu uygulanmıştır.
    • Hastaların 3 tanesine epoprostenol, 4 tanesine Bosentan, 1 tanesine sildenafil ile idame tedavi uygulanmıştır.

     

     

     

    * Beghetti M, Galiè N, Bonnet D. Can "inoperable" congenital heart defects become operable in patients with pulmonary arterial hypertension? Dream or reality? Congenit Heart Dis. 2012 Jan-Feb;7(1):3-11.


    Doç.Dr.Buğra Harmandar

    Duyuru Arşivi

  • Komplet AV Kanal (Atriyoventriküler Septal Defekt) üzerine yaptığımız çalışma 2018 yılında Dünya'da yapılan en iyi 10 çalışma arasında gösterildi.
  • Doğumsal kalp hastalığı nedeniyle açık kalp ameliyatı ihtiyacı olan hastalar hastanemize artık anne karnında geliyor !
  • Pediatrik Kalp Cerrahisi - Ortak Cerrahi grup toplantısı 17 Ekim 2015 tarihinde Eskişehir'de gerçekleştirildi...
  • Çocuk Kalp Cerrahisi Platformu artık Eskişehir'de...
  • 6 günlük kritik koarktasyonlu hastada gelişen ani PDA trombozunda tam düzeltme uyguladık.
  • Serbest pulmoner yetersizliği bulunan hastaya uyguladığımız Matrix Plus N biyolojik kondüit replasmanının videosu yayınlandı.
  • Kalp akciğer makinesi kullanılmadan atan kalpte enjekte edilebilen pulmoner kapak replasmanı yaptığımız hastamızın videosu yayınlandı.
  • Matrix Plus N kullanarak sağ ventrikül çıkım yolu rekonstrüksiyonu yaptığımız hastamızın videosu yayınlandı.
  • Konjenital kalp hastalıklarının etiyolojik temeli
  • Hastanemizde 15 perventriküler VSD kapatılması (kardiyopulmoner bypass kullanılmadan) operasyonu başarıyla gerçekleştirildi.
  • EACTS-LVOT reconstructions kursuna katıldık.